Sovyet Rusya Yı Kim Dağıttı ?

Cilhan

Global Mod
Global Mod
Sovyet Rusya'yı Kim Dağıttı?

Sovyet Rusya, 1922 yılında kurulduğunda, dünya üzerinde siyasi ve askeri olarak büyük bir güçtü. 1991 yılına kadar süren Sovyetler Birliği, dünyanın en geniş topraklarına sahip ülkelerinden biri olarak, pek çok ulusal ve uluslararası olayda belirleyici bir rol oynamıştır. Ancak, 1991'de Sovyetler Birliği'nin çöküşü, dünya tarihi açısından önemli bir dönüm noktası oldu. Peki, Sovyet Rusya’yı kim dağıttı? Bu sorunun yanıtı, yalnızca bir kişinin ya da tek bir sebebin sonucu olarak değil, birçok iç ve dış faktörün bir araya gelmesiyle açıklanabilir. Bu yazıda, Sovyet Rusya'nın dağılma süreci, bu sürecin sebepleri ve Sovyetler Birliği’nin çöküşüne yol açan aktörler ele alınacaktır.

Sovyetler Birliği'nin Çöküşüne Giden Yolda Önemli Faktörler

Sovyetler Birliği'nin çöküşünü anlamadan önce, bu dağılmanın temel sebeplerine göz atmak gerekir. Ekonomik, politik ve toplumsal nedenler, Sovyetler Birliği’nin sonunun başlangıcı oldu.

1. Ekonomik Zorluklar ve Planlı Ekonomi

Sovyetler Birliği, merkezi planlı bir ekonomiye sahipti. Bu ekonomi, devletin tüm üretim ve dağıtım süreçlerini kontrol etmesini sağlıyordu. Ancak, Sovyetler Birliği’nin planlı ekonomisi, verimlilik ve yenilik konusunda ciddi zorluklarla karşı karşıya kaldı. Özellikle 1980’lerin sonlarına gelindiğinde, Sovyetler Birliği, ekonomik stagnasyonla mücadele ediyordu. Tüketim mallarının eksikliği, teknolojik geri kalmışlık ve verimsiz üretim gibi sorunlar, halkın yaşam standartlarını düşürmüş ve toplumda ciddi bir hoşnutsuzluk yaratmıştı.

2. Gorbaçov’un Reform Politikaları

Sovyetler Birliği'nin dağılma sürecinde en önemli figürlerden biri, Mikhail Gorbaçov'dur. Gorbaçov, 1985 yılında Sovyetler Birliği Komünist Partisi'nin Genel Sekreteri oldu ve birkaç önemli reform başlattı. Bunlar arasında glasnost (açıklık) ve perestroyka (yeniden yapılanma) vardı. Glasnost, hükümetin daha şeffaf ve halkın görüşlerine açık olmasını amaçlarken, perestroyka ise ekonomik reformları içeriyordu. Ancak bu reformlar, Sovyet sisteminin temellerini sarsarak, Sovyet halkının beklentilerini karşılayamadı. Reformlar, Sovyet hükümetinin gücünü zayıflatırken, halkın, özellikle de Baltık ülkeleri, Ukrayna ve Gürcistan gibi etnik ve ulusal hareketlerin taleplerine karşı duyarsız kalmasına neden oldu.

Sovyet Rusya'yı Kim Dağıttı?

Sovyetler Birliği’nin çöküşünde birçok aktör rol oynasa da, en belirleyici faktör, Mihail Gorbaçov’un reform politikalarıydı. Gorbaçov’un başlattığı glasnost ve perestroyka politikaları, Sovyet halkı üzerinde bir rahatlama ve özgürlük arayışı yaratmıştı. Ancak bu, aynı zamanda, Sovyetler Birliği’ndeki etnik ve ulusal grupların ayrılma taleplerini de güçlendirdi. 1991 yılına gelindiğinde, Sovyetler Birliği'nin içindeki cumhuriyetler, bağımsızlık için adımlar atmaya başlamıştı.

Sovyetler Birliği'nin dağılmasında belirleyici bir diğer etken ise, Gorbaçov’un Sovyet dış politikasındaki değişikliklerdi. 1980'lerin sonunda Soğuk Savaş'ın sona ermesiyle birlikte, Sovyetler Birliği, Batı dünyasıyla daha işbirlikçi bir tutum izlemeye başladı. Bu süreç, 1989'da Berlin Duvarı’nın yıkılması ve Doğu Avrupa’daki komünist rejimlerin çökmesi ile hızlandı. Batı dünyası ile Sovyetler Birliği arasındaki ideolojik ve askeri rekabetin sona ermesi, Sovyetler Birliği'ni uluslararası alanda daha da izole etti.

Gorbaçov, Sovyetler Birliği'ni kurtarmak için elinden geleni yapmaya çalıştı, ancak 1991 yılına gelindiğinde, Sovyetler Birliği’nde ciddi bir parçalanma yaşanıyordu. Cumhuriyetler bağımsızlık ilan etmeye başlamıştı ve Sovyet hükümeti, bu ayrılıklara engel olamayacak bir noktaya gelmişti.

Sovyet Rusya'nın Dağılmasında Yeltsin’in Rolü

Sovyetler Birliği’nin dağılma sürecinde, Boris Yeltsin de önemli bir rol oynamıştır. 1991’de Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti (RSFSR) Cumhurbaşkanı olarak göreve başlayan Yeltsin, Gorbaçov’a karşı bir alternatif haline geldi. Yeltsin, Sovyetler Birliği’nin sona ermesi gerektiğini savunuyor ve Rusya'nın bağımsızlığını ilan eden cumhuriyetlerin desteğini kazanıyordu. Yeltsin, Sovyetler Birliği'nin çöküşünü hızlandırmak için aktif bir şekilde çalıştı. Özellikle 1991 yılındaki Ağustos Darbesi sırasında, Yeltsin’in tavrı, Sovyet yönetimiyle olan gerilimi daha da derinleştirdi.

Ağustos Darbesi, Gorbaçov’a karşı yapılan bir askeri darbe girişimiydi. Bu darbe başarısız olmasına rağmen, Sovyetler Birliği’ndeki merkezi yönetimin gücünü büyük ölçüde sarstı. Yeltsin, darbe sırasında tankların önüne çıkarak Sovyet hükümetine karşı tavrını net bir şekilde ortaya koydu ve bu tutumu, onun popülaritesini artırdı. Yeltsin, darbeden sonra Sovyetler Birliği’nin tamamen dağılması için çalıştı.

1991 Aralık ayında, Yeltsin’in öncülüğünde Rusya, Beyaz Rusya ve Ukrayna, Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) adı altında Sovyetler Birliği’nin yerini alacak bir yapı oluşturdu. Bu gelişme, Sovyetler Birliği’nin fiilen sona erdiğini ilan etti.

Sovyetler Birliği’nin Dağılmasının Sonuçları

Sovyetler Birliği’nin dağılışı, dünya siyaseti üzerinde derin etkiler bırakmıştır. Sovyetler Birliği'nin çöküşü, komünizmin dünya çapında gerilemesine ve kapitalizmin daha yaygın hale gelmesine yol açtı. Ayrıca, Soğuk Savaş dönemi sona erdi ve dünya tek kutuplu bir düzenin içine girdi. Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte, eski Sovyet Cumhuriyetleri bağımsızlıklarını ilan ettiler ve bu ülkeler, kendi politik, ekonomik ve sosyal sistemlerini inşa etmeye başladılar.

Bunun yanı sıra, Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra Rusya, uluslararası alanda güç kaybı yaşadı. Ancak Yeltsin ve onun ardından gelen Vladimir Putin, Rusya'nın yeniden dünya sahnesinde önemli bir aktör olmasını sağlamak için çeşitli adımlar attılar.

Sonuç

Sovyet Rusya'nın dağılmasında tek bir kişi ya da tek bir faktör belirleyici olmamıştır. Ekonomik zorluklar, siyasi reformlar, etnik çatışmalar ve dış politika değişiklikleri, Sovyetler Birliği’nin çöküşünü hazırlayan unsurlardır. Ancak, bu sürecin en önemli aktörleri Gorbaçov ve Yeltsin'dir. Gorbaçov’un başlattığı reformlar, Sovyet sistemini zayıflatarak, Rusya'da ve diğer Sovyet Cumhuriyetlerinde bağımsızlık hareketlerinin güçlenmesine neden olmuştur. Yeltsin ise, Sovyetler Birliği’nin dağılmasında son darbeyi vurmuş ve yeni bir dönemin kapılarını aralamıştır.
 
Üst